İşimiz, pozisyonumuz ve mevkimiz ne olursa olsun bir çoğumuzun içinde hissettiği en önemli korkulardan biridir "hata yapma korkusu".
İnsan psikolojisi öyle gariptir ki bazen hata yapma korkumuzu kamufle etmek için "dikkatsiz" ,"beceriksiz" gibi sıfatlarla kendi kendimizi etiketlemeyi seçebiliriz.
Niçin böyle yaparız ?
Hata yapabilmeyi öncelikle kendimize mazur gösterebilmek için.Kişi dikkatsizliği yada beceriksizliği peşinen kabul eder ve böylece yaşadıklarını kendi içinde kendine mazur gösterir.
Bazende hata yapma korkumuz bizi hareket ettirmeyebilir.Hata yaparım yada yanlış karar veriririm düşüncesi ile hiç karar vermeyebilir, yaşadıklarımız ne ise onu kabullenebiliriz.
Hatta "hayırlısı" bu imiş diye de düşünebiliriz.Oysa hata yapmamak adına yapılmayan hareket yada mevcut durumu yada konumu korumaya çalışmak da bir karardır ve biz karar alamazsak evren, tutunduğumuz hangi değer varsa onu, çekip alabilir elimizden yada yanımızdan.
Diğer bir durumda "hata yapma korkusu" bizi aşırı mükemmeliyetçiliğe ve titizliğe götürebilir.
Böyle bir durumda elimize aldığımız tüm işler ve görevler aşırı titizlikle ve tekrar tekrar
kontrol edilerek yapılır ki ,kişi aşırı yorulur yaptığı işten. Bir süre sonra yorulacağım düşüncesi ile iş yada görevi üzerine almaktan ve yapmaktan kaçabilir.Bu tür kişiler aynı zamanda aşırı mükemmeliyetçi kişilerdir.Mükemmeliyetçilik bedende baş ağrısı yada migren gibi rahatsızlıkların yaşanmasına sebep olabilir.
Hata yapma korkumuzu incelemek için çocukluğumuza dönmekte fayda vardır.Çünkü kendimizle ilgili değerler ve varsayımlar çocukluğumuzdan bugüne kadar yaşadığımız hayat tecrübelerimizden ve ata köklerinden aldığımız ruhsal öğretilerden kaynaklanır.
Bu deneyimlerin yaşanan çok kötü olaylar olmasına da gerek yoktur, çok basit deneyimler bile olabilir.Örnek verecek olursak, küçükken evinize misafir gelir ,anneniz misafire su getirmenizi ister sizden.Belki de bu talebi sadece sizi oylamak için yapmıştır.
Su getirirken bardak elinizden kayar ,düşer.Anneniz size kızar yada sadece kızgın bir bakış atar.Siz bu durumu kişiselleştirip, genelleştirebilir ve aynen şunu hisseder ve düşünebilirsiniz; "çok dikkatsizim". Dikkatli olsaydım annem bana kızmazdı.Oysa basit bir olaydır.
Daha sonra bir gün okulda, çok korktuğunuz matematik dersinin sınavına gireresiniz.
Heyecandan ve yeterli çalışmamadan strese girersiniz ve sınav kağıdını yanlış işaretlersiniz yada soruyu yanlış anlarsınız.Konu gene dikkatsizliktir.Ailenize anlattığınızda biraz daha dikkatli ol, uyarısı alırsınız.Bu sefer dikkatsiz olduğunuz için hata yaptığınızı ve bu sebepten başarılı olamadığınızı düşünürsünüz.Aslında dikkatsizlik başarısızlığı mazur göstermenin bir kılıfı olmuştur ruhunuzda.Hepsi birbirinin içine geçmiştir.Artık sorun bilinç altının derinliklerine taşınmıştır.
Yukarıdaki basit örneklerden sonra hata yapma korkusunun en dipteki sebebine gelirsek, temeli özgüven eksikliğine dayanır.Özgüvenli olmak hata yapma korkusunu tamamıyla ortadan kaldırır.Özgüvenli kişi hiç hata yapmayan kişi değildir ,hata yapsada çıkış yolunu bulabileceğini bilen ,hatanın en değerli öğretmen olduğunu fark eden ve kabul eden kişidir.Yaptığı hataların ona hayat tecrübesi olarak döndüğünü ve onu iyiye güzele götürdüğünü bilir.Özgüvenli kişinin ego'su olmaz.Özgüveni olmayan kişi ego geliştirir.
Evet şimdi yazımızın ilk cümlesine dönersek, en ünlü yıldızların yada en zengin adamların yada en dahi Ceo'larda hata yapma korkusuna sahip olmadığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.Ana giz yada sır da budur zaten.Herkes bir diğerine bakar ve diğerinin korkusunu kaygısını yada davranışını fark eder.Oysa hata yapma korkusu herkeste vardır. Sadece herkesin hata yapmaktan korktuğu konu farklıdır ,yada korkunun şiddeti değişir. Örneğin bazı kişiler konuşurken hata yapmaktan korkarken ,bazıları yazarken hata yapmaktan korkar.Bazen de doğru yerde doğru davranışı sergileyemeyeceğinden korkabilir insan.Konu hata yapma korkusu olunca bir sürü örneği sıralamak çok mümkün.
Herkesin hata yapma korkusu bir diğeri ile aynı olmadığı için kişi kendininkini değil karşışındaki kişinin korkusunu fark eder ve hatta yargılar.
Aslında gerçek şudur ki ;kişi kendinde olmayan bir duygu ve düşünceyi asla fark edemez.
Yazımın sizde ,küçük de olsa bir farkındalık yarattığını umuyorum. Bu varsayımla
soruyorum size; düşünce ve duygularınızı fark etmek için, kendinizi gözlemlemeye başlamaya ne dersiniz ?
Hata yapma korkunuzu incelemek ve hangi konularda hata yapmaktan korktuğunuzu fark etmek....Bu korkunun altında yatan en dip sebebi, negatif çekirdek inancınızı bulmak size iyi bir fikir gibi geldi mi?
Eğer geldi ise ,yaşadığınız olaylarla ilgili öncelikle başkalarını suçlamayı bırakarak başlayın işe.
Sadece kendinizi anlayın ve fark edin. Yaptıklarınızın ve hayatınızın sorumluluğunu alın.,
Küçük bir ipucu daha vermek isterim; en dip sebebi fark edebilmek için "an" da kalmak ve "an"'da olmanız gerekir.Bunu yapabilmek için doğayla baş başa vakit geçirmek en güzel ve kolay uygulanabilir önerilerin başında gelir.Ayrıca meditasyon yada mindfullnes yapmak , çok faydalı egzersizlerdendir.
Daha hızlı bir dönüşüm için ise kuantum enerji seansları almanızı öneririm.
Haydi gelin değişelim ,dönüşelim.Işığımız artsın ...
Yüklerimizi bırakalım.
Gerçek "ben" ve gerçek "biz" olalım.
Güzel