top of page

Hayat stratejiniz ,savaşmak mı yoksa kaçmak mı?



Hayatınızdaki olayları objektif bir şekilde gözlemlediğinizde benzer olayların tekrar ettiğini görmeniz mümkün.Bu durum kesinlikle tesadüf değil, buna hayat stratejiniz ya da hayatta kalma stratejiniz sebep olmaktadır.Mevcut yazım, siz değerli okuyucularıma hayat stratejileriniz hakkında farkındalık yaratmaktır.


Hayat stratejinizin sadece hayatınızın bir bölümünde kullandığınızı düşünmeyin, ana strateji tektir ve hayatın her bölümünde iş yaşamında, aile yaşantınızda ve bireysel tüm ilişkilerinizde ve iletişimlerinizde bu strateji ile hareket edersiniz farkında olmadan. Fark etmediğiniz içinde benzer sorunları ya da farklı versiyonlarını tekrar tekrar yaşarsınız.

Yani sonuç olarak yerinizde sayarsınız. Einstein’ın dediği gibi “hep aynı şeyleri yaparak farklı sonuç elde edeceğini düşünmek deliliktir.”


Yaşamınızı yöneten hayat stratejiniz bir tanedir, bununla birlikte aynı konuyu destekleyen yardımcı stratejileriniz de bulunmaktadır. Bunlar tümüyle sizin bakış açınızı oluşturur. Oluşan bakış açısının da tek yanlı ve hep aynı olduğunu söylemeden geçmeyelim. Bir nevi gözlerimizde at gözlüğü varmış gibidir. Sadece kendimizi ve önümüzü görebiliriz. Diğer insanları ve olayları onların yaşam biçimlerini ve bakış açılarını da fark etmemiz mümkün olmaz.


Hayat stratejimizin nasıl oluştuğuna gelince, onu oluşturanın korkularımız olduğunu söylemeliyim. Bu durum insanoğlunun varoluşu ile başlamıştır. Çünkü tüm insanlığın en temel stratejisi, hayatta kalmak ve soyunu devam ettirmektir. İlk çağları düşündüğünüzde, yemek için avlanmak ve yırtıcı hayvanlardan da korunmak zorundadır insanoğlu. İşte bu dönemlerde geliştirdiği eylem planları şimdilerde bile insanlığın temel hayatta kalma yada yaşam stratejisini belirlemektedir.


Kişiler korku ile karşılaştığında, tıpkı ormandaki vahşi bir hayvanla karşı karşıya geldiğinde yaşadığı korku duygusunun aynısını hisseder. Şimdiki zamanda korkuyu yaratan nesnelerin bir kısmı ilkel insanla aynıdır, bir kısmı farklı. Bunlardan bazılarını sıralarsak, ölüm, hastalık, yalnızlık, savaş, göç, boşanma, iflas…

Korkuyla karşılaştığımızda geliştirilen stratejiler “savaş ya da kaç” tır. Bizim farkındalık yaratmak istediğimiz konu, kişilerin seçtiği savaş ya da kaç stratejisi ile neler yaptığıdır.


Savaş stratejisine örnek verecek olursak, kişi hayatta kalmak için savaşmalıyım ve hakkımı savunmalıyım stratejisine sahip olabilir. Bu durumda kişi her sözü ve davranışı kendisine tehtid olarak algılıyacak ve ona göre konuşma ve davranma stratejisi geliştirecektir. Bu durumun kişinin hem özel hem iş hayatını olumsuz etkileyeceği oldukça açıktır.

Diğer yandan savaşma stratejisini geliştiren kişi kendini güçlü ve her zaman savaşmaya hazır halde tutmak için hayatındaki her şeyi kontrol etmeye çalışabilir. Aynı ormanda yaşayan ilk insanlar gibi her an tetikte bir tehlike yaşayacakmış hissiyle dolaşır. Bu durum hem kişi için hem de etrafındakiler için oldukça yorucu bir durumdur.

Gene aynı nedenden dolayı etrafındaki insanları ve olayları kontrol etmeye çalışabilir. Bu durumda iletişim problemleri yaşanmasına sebep olabilir.

Diğer yandan kontrol etme denildiğinde aklınıza sadece olaylar ve insanlar gelmesin, kişi duygularını da kontrol etmeyi de seçebilir. Burada, duygularımla hareket edersem zarar görürüm, o yüzden duygularımı kontrol etmeliyim inanç kalıbı bulunmaktadır. Mevcut olan duygu yok edilemeyeceği için baskılanan duygular, hastalık olarak hayatımızda tezahür eder. Kaldı ki yaşamınızda duygu yoksa mutlu olmanız mümkün değildir. Yaşamın sadece görev ve sorumluluklardan oluşması hiç kimseyi tatmin etmez.


Kaçış stratejisi; genç erkek red edilmekten öyle korkuyor ki hoşlandığı kıza, onu beğendiğini söylemek yerine genç kızın bulunduğu ortamlardan kaçıyordu. Bu şekilde yazınca ne saçma geliyor değil mi? Hoşlandığını söyleyemez ise nasıl beğendiği kişiyle birlikte olacak öyle değil mi? Bu durumun oldukça yaygın olduğunu söyleyebilirim.

Diğer yandan “yok gibi olma” stratejisi de kaçış stratejisidir. Doğadaki örneğine gelince bukalemunun hayatta kalma stratejisi ile benzemektedir. Bukalemun hayatta kalmak için üzerinde bulunan araziye uygun bir şekilde renk değiştirebilir. “Yok gibi olma” stratejisini kullanan kişiler oldukça uyumludurlar. Sesleri ince ve zayıf çıkar.

Kendi fikirlerini beyan etmekten çekinirler, hayır diyemezler. Bir ortamda yoklukları ya da varlıkları fark edilmez, çünkü hayat stratejileri budur. Yok gibi olarak kendilerini güvende tutmak. Bu konuyla ilgili dilimizde deyim bile bulunmaktadır, “suya sabuna dokunmamak”. Umarım bu deyim olayı çok daha kolay ifade etmiştir.


Kişi korku ile karşılaştığında uyguladığı strateji yaşamın her yerindedir. Şimdi “kaç”stratejisi benimsemiş bir genç kızımızı düşünün, bu genç kızımız yaşamında sevdiği kişi tarafından aldatılmış ve incitilmiş olsun. Bu durumda benimsediği kaçış stratejisi şu olabilir : Seversem aldatılırım, incitilirim diyerek sevmemeyi seçtiği gibi kendisinden hoşlanan kişileri de en,en,en mükemmel erkeğin hayatına girmesini bekleyerek red edebilir. Amaç bir daha sevmeyerek incitilmekten kaçıştır ki gerçekte hayatı deneyimlemekten kaçmaktadır.

Aynı örneği iş yaşamına uygularsak, başarısız olma korkusu ile kendisini tehdit altında hisseden kişi kendine gelen hiç bir iş fırsatını denemek istemeyebilir. Dışarıya yansıttığı söylem ise iş fırsatlarının hiçbirisinin kendisine uygun olmadığı yönünde olacaktır. Oysa basitçe başarısız olmaktan korkmakta ve kaçmaktadır

Görüyorsunuz değil mi hayat stratejimiz bizi ne kadar çok etkiliyor ve yaşadığımız deneyimleri nasıl meydana getiriyor.


Tüm bu örneklerin tamamı farkındalık sağlamaya yönelikti çünkü değişim farkındalıkla başlar. Farkındalığınızı geliştirmek için yaşadıklarınızı tekrar düşünüp kendinize “hayatımda hep ne oluyor, ya da hiç ne olmuyor” sorusunu sorabilirsiniz. Bu soru hayatınızdaki benzer döngüleri anlamanızı sağlar.

Hangi stratejiyi kullanıyor sunuz ? Kullandığınız stratejinin size sağladığı faydalar ya da zararlar neler?

Bu konuda düşünmeniz size oldukça büyük bir kapı açacaktır. Hayatınızda olumlu gitmeyen olaylar ve deneyimler varsa hayat stratejinizi değiştirmekte fayda var demektir. Yeni deneyimler geliştirmek için biraz çaba harcamanız gerekse bile sonrasında hızlanan bir değişim süreci başlatabilirsiniz.





Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page