Yeni yılı karşılamaya çok az kaldı.2020 senesi bir sürü ekonomik, sosyal politik zorlukların yanında covid 19 gibi küresel bir salgını da yaşattı hepimize ve tüm dünyaya.
Şimdi nerede ise bitmek üzere olan bu sene sonuna gelmeden kendimize ve ruhumuzu tertemiz bir sayfa açarak başlayalım yeni yıla.
Bu yeni başlangıcı ,yeni umutlarla ve yaşam sevinciyle doldurmak ,şimdiye kadar yaşadığımız bizi mutsuz eden ,kendimizi yargıladığımız, eleştirdiğimiz deneyimleri
bırakmakla mümkün olur.
Kişi yaşadığı sorunlarla ilgili olarak genellikle başkasının değişmesi gerektiğini düşünüp
başkalarını şikayet etse de en çok kendini yargılar aslında.Diğerlerini yargılarken de
bakış açısı, genellikle empatiden yoksundur ,tek taraflıdır.
Bu konu ile ilgili bana çok komik gelen bir örnek aktarmadan geçmek istemiyorum.Geçenlerde sitemizde bir bankta oturup kitap okuyordum.Bana en yakın bankta oturan iki genç kızın konuşmalarına kulak misafiri oldum ve çok güldüm.Bana gençlik yıllarımı hatırlattı.Genç kızlarımızdan bir diyordu ki; annem bana böyle söylemeseydi ben tam tersini yapmayacaktım, böylece seçimim hatalı olmayacaktı.Tam bir kimlik bulma dönemi.Genç kızımız annesini suçlarken bile annesini baz alıyor.Annesinin tam tersi şekilde davranarak annenin değerlerini red ediyor.Bununla birlikte deneyim de kazanıyor aslında.Annesinin dediğinin tam tersini yaptığı için başarılı olmayan bir deneyim geçirmiş.Bundan sonraki deneyiminde annesinin sözlerini dikkate alması, kuvvetle muhtemel.Olumsuz bir deneyim yaşasa da öğrenmiş oldu.
Bana gelince gülümsedim çünkü benimde buna benzer bir deneyimim oldu ,tam da o çağda.
Diğer yandan da iç sesimiz sürekli konuşur kendimiz hakkında, şimdi o lafı arkadaşıma söylemeseydim, o da bana böyle cevap vermeyecekti ,çok hatalı davrandım...
Bu verdiğim örnekte kişi kendini hata yapmakla suçluyor...
O resmi çektirip yayınlamasaydım sosyal medyada, şimdi hakkımda böyle düşünmeyeceklerdi.Burada kişi, başkaları ne der endişesi yaşıyor.
Annemin tarifiyle çok sevdiğim yemeği yapmayı denedim, bir türlü onun gibi yapamadım.
Ne kadar yeteneksizim.Burada kişi kendini beceriksizlik ve yeteneksizlikle suçluyor.
Kadın gibi davranıp biraz işveli cilveli olsaydım, kocam beni aldatmazdı.Kişi kendini kadın gibi davranmamakla suçluyor.
Çalışmasaydım, çocuğumla çok daha fazla ilgilenecek zamanım olurdu ve o d abeni ,onu sevmediğim ve ilgilenmediği ile suçlamazdı. Burada suçlayan çocuk olsa da aslında anne, kendini suçlu hissediyor.
İş yerinde kendimi fark ettiremedim.Çok çekingen bir yapım var, topluluk önünde konuşamıyorum.Burada kişi kendi özelliklerinden dolayı kendini suçluyor.
Yazdığım yada yazmadığım bir sürü örnekte de olduğu gibi ,kişi en çok kendi kendini yargılar, suçlar ve eleştirir.Üstelik bunu hepimiz yaparız. Mevkimiz, konumumuz ve yaşantımız ne olursa olsun.En temelinde bunu yapma nedenimiz bir sürü etkene dayanabilir..Bunlar ;
Hata yapma korkusu,
Mükemmel olma kaygısı,
Başkaları ne der korkusu,
Başarısızlık korkusu,
Yalnız kalma korkusu ....vb
Sebep ne olursa olsun aslında tüm bunlar bizi geriye çeken, ilerlemememize engel olan
ve bizi mutsuz eden durumlardır.
Biz kendimizi böyle kıyasıya yargılayıp suçlarken ,hak ettiğimiz iyilikleri, güzellikleri ve kolaylıkları yaşamamıza gerçekte kendimiz engel oluruz..
Oysa hata yapmayan insan hiç bir şey yapmayandır, öyle değil mi ?
Hayat bir yolculuk ,hayatın içinde yaşarken bir sürü deneyim yaşarız ,bu deneyimlerin bazıları bizi yukarıya taşır ,bazıları bizi üzer yada incitir.
En çok hangi deneyimlerden öğrendiğinizi hiç düşündünüz mü?
En çok başarısız hissettiğimiz deneyimlerden öğreniriz.Önemli olan yola devam etme duygusudur.Yola devam ettiğimiz sürece bir sonraki adımda yaşayacağımız olumlu tecrübelere fırsat yaratmış oluruz.
Haydi hep birlikte ,kendimizi affedelim ve yola ,yolculuğumuza sevgi, umut ve anlayışla devam edelim.
Comments