Bugün yazımın başlığını italyanca seçtim.Bu isim İtalyan Ressam Sandro Botticelli'nin ölümden sonraki hayatı resmettiği "Cehennem haritası" adlı eserinin adıdır.
Botticelli bu ünlü resmi yaparken, ünlü italyan şair Dante'nin ilahi Komedya adlı eserindeki "İnferno" yani cehennem adlı bölümünden esinlenmiştir.
Şimdi diyorsunuz ki nereden geldi aklınıza bunu yazmak yada Cehennem'i konuşmak?
Çok sevdiğim yazarlardan biri olan Dan Brown'ın "Cehennem" adlı romanı tekrar okuyorum ve eserle ilgili yorumlarımı sizinle paylaşmak istedim.
2013 yılında basılmış romanı ilk okuyuşumda ,sanat eserleri ve mimari eserler ile ilgili anlatımlar ,yorumlar ve tabiki Dante ve Boticelli'nin eseri aklımda kalmıştı.
Dan Brown'ın "Cehennem" adlı eseri ,Floransa, Venedik ve İstanbul'daki tarihi eserler hakkında oldukça detaylı bilgilere yer verilmiş olup ,Dante'nin ilahi komedyası ve Boticelli'nin Cehennem haritası resminin detayları da her bölüme parça parça yerleştirilmiştir.
Bir İstanbul aşığı olarak, dünyaca ünlü bir romanda İstanbul'un bulunması ve şehrin güzel anlatılışı da beni çok etkilemişti.Yazarın ,Ayasofya ,Yere Batan Sarnıcı, Sultan Ahmet camisi, Mısır çarşısı, Yeni Cami ile ilgili anlatımlarını okuyunca araştırmalarının oldukça detaylı olduğunu anlamıştım.
İlave olarak yazar, Hıristiyanlık ve Müslümanlığı çok zarif bir şekİlde karşılaştırmıştır.Açıklamanın yalın ve tam bir sanat tarihi anlatımına uygun şekilde olmasından da oldukça etkilendim.
Kitabı tekrar okumamdaki gerçek amaca geçmeden önce, yazarın karşılaştırmasını kitaptan alıntı yaparak aynen aktarıyorum.
"Hıristiyanlıkta da ,islamiyette de mantık, merkezcildir.Bu her ikisininde söze odaklandığı anlamına gelir.Hıristiyanlık geleneğinde söz ,Yuhanna İncili'nde
bedene bürünür.;'Ve söz beden oldu ve aramızda yaşadı'Bu yüzden sözü insan formunda resmetmek onaylanır.İslam geleneğinde Söz bedene bürünemez, bu yüzden Söz'ün kelime...çoğunluklada İslam dinindeki kutsal isimlerin yazıldığı hat sanatı şeklinde kalması gerekir. Müslüman Michalangelo Tanrı'nın yüzünü asla Sistine Şapeli'nin tavanına çizmez, ismini yazardı.Tanrının yüzünü çizmek saygısızlık olarak kabul edilirdi."
Evet Dan Brown tüm bu açıklamaları, kitabın ana karakteri ve sanat tarihçisi Robert Longdon'un gözünden yapılan açıklamalar olarak yazmıştır.
Robert Longdon , Ayasofya'yı ziyareti sırasında ,iki dinin etkilerini yansıtan bu büyük mabedi bu sözler ve düzgün üslupla aktarmıştır.Bu aktarış şekli bende, kitabı farklı bir yere koymuştur.
Evet ,herkes aynı kitabı okur ,aynı filmi seyreder yada aynı resme bakar ;fakat farklı bölümlerinden etkilenir.Bunun sebebi ilgi alanlarımız , hayat tecrübelerimiz ve farkındalık seviyemizdir.
Yaşanan Corana Virüs salgını ile ,ilgi alanıma "salgın" konusu da girince kitabı tekrar okuma kararı aldım.
Kitabın ana konusu hakkındaki özete gelince ;
Dünya sağlık örgütü başındaki Elizabeth Sinskey, dış ilişkiler konseyi tarafından toplantıya çağrılır, toplantıdaki adam, Dante'nin Cehennem adlı eserinden ilham alınarak yapılmış resmin önünde Cennete giden yol Cehennem'den geçer diyerek onu ikna etmek istemektedir.Bertrand Zorbist adlı biyokimya uzmanı ,nüfus artışı ve onun olumsuz etkilerini dünya sağlık örgütü başkanına anlatmaya çalışmaktadır.Konuşma vurgusuna gelince ,bir milyar insana ulaşmak ilk insandan 1800 yıllarına
kadar sürmüşken, nüfusun 1920 lerde 2 milyara ulaştığı, 1970 lerde 4 milyara ve
çok yakındada 8 milyara ulaşmak üzere olduğunu ifade ederken, önü alınmaz ise başta temiz su kaynakları olmak üzere, temiz hava ve yiyecek kaynaklarının tükeneceğini söylüyordu.
Zorbist aslında "Kıyamet denklemini" anlatıyordu.Bu denklem insanların daha uzun yaşadığı için doğal kaynaklarımızın hızlı tükendiği ile ilgili yapılmış
matematiksel bir tanımdı. Biyokimya uzmanı, önlem alınmaz ise insan soyunun bir yüzyıl daha hayatta kalamayacağını söylüyordu.Biyoloğun yaptığı hesaba göre dünya kaynakları ancak 4 milyar insanın rahatlıkla yaşayabileceği bir kaynağa sahipti.Bertrand Zorbist konuyu daha ileri götürerek, Kara Ölüm'ün(Veba) insanlık için son derece iyileştirici olduğunu söylüyordu. 1300 yıllarda yaşanan veba salgını yüzünden yaşanan yüksek ölümlerin insan sayısını azalttığı, yiyeceğin bollaştığı, fırsatların arttığı hatta Rönesansın bile doğuşunda büyük etken olduğunu düşünen bilimadamı ,Dünya sağlık örgütüne de nüfus azaltımı konusunda birlikte çalışmayı teklif ediyordu.Tüm hikaye bu teklifin red edilmesi, Zorbist'in intiharı ve ardındanda yarattığı biyokimyasal virüsün dünyaya yayılmasını önleme çalışmasının yarattığı olaylar zinciriydi.
2020 den 7 yıl önce ,yaşadığımız salgın olayına benzer, hava yoluyla bulaşan ve laboratuvarda üretilen bir virüsü konu eden bir kitaptı "Cehennem" aslında.
Kitaptaki ,virüs üretiminin sebebi dünya nüfusunu azaltmaktı, 2020 deki salgında en çok yaşlıları ve hastalığı olan bedenleri etkilenmişti.Bu benzerlik gerçekten şaşırtıcı geldi bana.Ayrıca farklı bir detayı da yeni fark ettim.Veba salgını döneminde Venedik Avrupanın en önemli ticaret merkezi iken halkın çok zenginleştiği ve zenginliğin getirdiği lüks tutkusuyla Çin'den getirilen malları taşıyan gemilerdeki sıçanlar aracılığı ile salgının Avrupaya yayıldığı bilgisiydi. Corana Virüs'te Çin'den dünyaya yayılmıştı.
Corana Virüs salgınının gerçek nedeninin insan sayısının azaltılmasına yönelik yapılan bir düzenleme olduğunu gerçekten net olarak fark edebildim.
Sonrasında düşünmeye başladım, insan sonunun devamı için milyarlarca insanın öndürülmesine gerek var mı?
Aslında salgın ile insanların evde kalması doğanın kendini onarmasına sebep olmuştu.
Ozon tabakası deliği küçüldü.Denizler temizlendi.Venedik'e tekrar balıklar geldi.Yunuslar İstanbul'da dolaşmaya başladı.
Biyolojik virüs yaratarak dünya nüfusunu azaltmak yerine , yaşayan insan sayısını karşılayabilecek fiziksel şartları sağlamak için neler yapabiliriz?
Bence bu konuya hızla odaklanmamız gerekiyor.
Bulduğum çözümlerden bazılarını aşağıda yazmadan geçemedim.
Olası salgın ihtimallerine karşı biyologların ,insanı yaşatmaya yönelik çözüm üretmeye hazır hale gelmesi.
Deterjanlar ve sanayi artıkları ile kirletilen suların temizlenmesine yönelik yatırımları arttırmak.
Ormanların tahribine yönelik cezaların arttırılması ve yeni alanlarda hızla ağaçlandırma çalışması yapmak.
Uzay çalışamalarına ağırlık vererek belki de uzayda yerleşilebilecek yeni dünyalar araştırmak ve bulunacak yeni dünyaların insan yaşamına uygun hale getirilmesi için aksiyon almak.
Dünyanın her yerinde, insanların barınma, yeme içme ,sağlık ve eğitim gibi ana ihtiyaçlarının karşılanabildiği yeni bir ekonomik sistemi oluşturmaya çalışmak.
Kısacası öldürmek yerine ,yaşatmaya çalışmak.
Comments