Dikey hiyerarşik yapı yatay hiyerarşik düzene hızla dönüşürken liderlik anlayışımızında
değişip dönüşmesi gerekiyor.
Dikey hiyerarşik sistem daha önceki kuşakları motive edebilirken, y kuşağını motive etmekten uzaktı.Bununla birlikte zorda olsa idare edilebiliyordu.
Artan dijitalleşme , korona virüs'ünde etkisiyle birçok işyerinin uzaktan çalışmayı desteklediği bu dönemde liderlerin mevcut kalıplaşmış liderlik anlayışıyla devam etmeleri halinde sonuç alamayacakları aşikar.
Eski liderlik anlayışı ,büyük ofisler ,önlerinde saygı ile eğilen elemanlar ve görsel bir takım algılarla destekleniyordu.Aynı zamanda ekibi oluşturan bireyler "kaynak" olarak görülüyordu.İnsan kaynakları kelimesi de buradan türemiştir, bana göre.
Şimdilerde çoğu lider sadece ekran görüntüsü olarak yer alacak gibi duruyor, ekibinin önünde.Yeni liderlik daha çok proje yöneticiliği halini alacak ve projeye göre değişken ekipleri yönetmek durumunda kalacak liderler.Bu durumda projeler ve projeye dahil olan ekipler de sürekli değişebileceği için sürekli değişen ekipleri yönetecekler.
Bu durumda liderlerin IQ sunun liderlik yapmak için yetmeyeceği ve duygusal zekanın çok daha önemli hale geleceği tartışılmaz bir gerçektir.
Duygusal zeka nedir?
Kendimizin ve diğer insanların duygularını anlamak, algılamak ve yönetmektir.
Ben ise kısaca 3 madde de topluyorum.
Kendini bil.
Empati yap.
Kendi duygularını ve diğerlerinin duygularını anla ve yönet..
Tabiki lider önce kendini tanımalı.Güçlü yönlerinin ve değerlerinin farkında olmalı.
Güçlü yönlerini ekibi yönetmekte nasıl kullanacağının farkında olmalı.
Hangi değerlere sahip olduğunu bilmeli ve seçimleriyle değerlerini uyumlu hale getirmeli.Ancak bu şekilde tamlık ve bütünlük duygusunu kendinde oluşturabilir.
Bu duyguya sahip lider ancak gerçek bir lider olabilir .Yoksa sıradan bir yöneticiden öteye geçemez ki bu yeni dönemde bu tür liderleri sistem dışına itecektir.
Empati , diğer insanların duygularını anlamak yada anlamaya çalışmakla olur.Bunu da ancak kendimizi diğer kişilerin yerine koyarak yapabiliriz.
Lidere empati yapmasını kolaylaştıracak iki ipucu vermek istiyorum.
"Aynı durumda ben olsaydım ne hissederdim ? "sorusunu kendine sormalı lider.
Diğer yandan da kendinle karşılaştırma handikapına düşmemek için kendine;
"o, sen değil" diye hatırlatma yapmalı.Bu uyarı ile kendinle ekip üyesinin aynı şekilde davranma ve düşünme beklentisine engel olur.Zaten liderin ekibinden farkı olmasa
lider olmaz değil mi?
Tabi unutulmaması gereken en önemli konulardan biri de ekipteki her bireye kendini değerli hissettirmektir.Değerli hissettirebilmek için yaptığı işten çok ,onun özünü taktir etmek gerekir.
Nasıl mı ?
"Hazırladığın rapor çok güzel olmuş" sözü yapılan işin takdiridir.
"İnsancıl tavırlarınla takımı bütünleştiriyorsun ve bu beni çok mutlu ediyor." sözü ise onun özünü yani varlığının takdir edilmesidir. İşin yerine varlığın taktiri, kişiyi çok daha mutlu eder ve etkisi uzun soluklu olur.
Diğer yandan işi sadece iş olmaktan çıkarmak zaman zaman eğlenceye dönüştürmek de oldukça yararlıdır.Etkinliğinin artması için grubun hep birlikte yapacağı
faaliyetler seçilmesi çok önemlidir.
Her ekibin enerjisi ve hoşlanacağı faaliyet farklı olacağı için, hangi etkinliğin başarılı olacağı liderin sezgilerine, gözlemine yada deneme yanılmalara bağlıdır.
Hepsi faydalı olur.
Evet sevgili liderler, kısaca daha fazla duygu ve çok çok az emir cümlesi ile
yola devam gerekmekte.
Hızla adapte olmak ve bu haliyle yola devam etmek size kalmış...
İpek Gezer
Comentários