Endişeli ruh halinde olan insanların, gelecek kaygısı, korkusu yaşadığını
biliyor muydunuz ?
İşin aslı endişenin bir diğer nedeni de kendinden emin olmamaktır.Daha doğrusu
mükemmel olmadığını düşünme halidir.
Oysa kim mükemmel ki ,yada herkes mükemmel.
Çünkü aslında yaşanan ne ise zaten yaşanması gerekendir.
Olabilecek en mükemmel uyum zaten denk gelmiştir.
Bunu söylediğim zaman çok sevdiğim bir arkadaşım bana , rahatlıkla
üzülmeyeyim mi yani? dedi.
Şimdi çok üzgünüm ve ağlamak istiyorum.
Zaten olan ne ise hayırlıdır deyip ağlamayayım mı ben ?
O "an" olan hayırlıdır diye düşünemiyorum ki.
Dedim ki zaten çok üzüldüğüm zaman ben de o "an" için öyle düşünemiyorum.
Ağlamak mı istiyorsun ? ağla gönlünce.Ben de öyle yapıyorum.
Ağlama isteğin bittiğin de ise olaylara dışardan bakan bir araştırmacı gibi bak ,ne olur.
Özellikle üzerinden bir kaç ay geçince olabileceğin en iyisi buydu benim için diyeceksin biliyorum.Nasıl mı biliyorum? Ben de aynı süreci yaşadığım için biliyorum.
Bu konu niçin mi aklıma geldi?
Salgın öncesi ve Salgın sonrası diye iki kırılım var hayatımızda.
Şu anda geçmiş yaşantımızı özlüyoruz ,evlerdeyiz.
Normalleşme başladığında yeni norm ve kurallarla karşı karşıya kalacağız ve bu kurallar alıştığımız kurallar olmayacak.
Hepimiz için yeni bir dönem başlıyor.
İnsan yeni bir şeyle karşılaştığında ister istemez bir direnç geliştirir.Çünkü yenilik bilinmeyendir ve insan ruhu için kaostur.
Şimdi durum şu; iki seçeneğimiz var, ya uyum sağlayacağız, ya uyum sağlayacağız.
Yıllar önce çok sevdiğim dostlarımızdan biri Bodrum'a yerleşmeye karar verdi.
Gitmeden önce yaşadıkları şehirdeki evlerini ve dükkanlarını satarak ayrıldılar.
O zaman ,evinizi satmasaydınız keşke dedim.Ya alışamazsanız tekrar kolaylıkla geri
dönebilirsiniz.
Verdikleri cevap şu oldu, biz gemileri yakıp gidiyoruz, bir daha dönme umudumuz olmasın ki gittiğimiz yere alışalım.
Bizim içinde salgın sonrası için gemileri yakma zamanı.Geçmişi unutacağız ve olana alışacağız.Sahip olduğumuz güzellikleri fark edip ,şükür edeceğiz
Şükürde olmak bizi mutlu eden ve hayatımızı yaşanabilir kılan doğal endorfin salgısı gibidir.
Gelelim tekrar gelecek korkusuna, gelecek zaten gelecek öyle değil mi?
Bırakalım onun için endişelenmeyi ve bu "an" da yaşanan hayattan zevk almaya bakalım.
Ya siz ne dersiniz?
Comments