En son ne zaman bu güzel çocuklar gibi koşulsuz mutlu hissettiniz kendinizi?
Hani doğalından, kimseye göstermek zorunda olmadan.
Bulabildiğiniz anı çok da yok öyle değil mi?
Basitçe ve doğallıkla mutlu olmadığınızda pozitif düşünmek hiç de kolay öyle değil mi?
Tüm bu sıraladığım sorulardan sonra aslında farklı bir konuyu konuşmak istiyorum ben sizinle.Korkmayın canım konu çok zor değil son derece basit.
Başlıyorum o zaman.Son 10 yılın klişe tabirlerinden birini konuşmak istiyorum.
Olumlu düşün olumlu olsun.
Haydi arkadaşlar olumsuz düşünmeyi bırakıyoruz gibi artık birçok kişiye antipatik gelen cümlelerin ne kadarı doğru ne kadarı yanlış.
Gelin biraz bunu konuşalım ne dersiniz ?
Gerçekte olumlu düşünmek ve olumlu konuşmak enerjimizi yükselten ve yaşadığımız hayatı güzelleştiren durumlardır.Yalnız sorun şu ki ruh halimiz çok kötü iken, gel de sen şimdi olumlu düşün öyle değil mi?
Evet bu konuda çok haklısınız.
Aslında tek gerçek şu ki, olumlu düşünebilmek için pozitif bir ruh haline ihtiyaç var.
En başta, düşüncenin ilk çıkış anında, olumlu düşünmeyi nasıl yaratabiliriz?
Bu noktada bütüne değil parçaya odaklanacağız.
Tüm zamanlarda mutlu ruh hali yaratmaya değil, yaşadığımız her bir ayrı "an" için mutluluk durumu yaratmaya odaklanacağız.
Nasıl yani dediğinizi duyar gibiyim ?
Örneğin diş fırçalarken , duş alırken, köpeğinizi severken ,eşinize ,sevgilinize ve çocuğunuza sarılırken, sınıfta problem çözerken.Her anda derken gerçekten her an da idi kast ettiğim.
İşte mutluluğu arttırabildiğimiz bu "an"ları ne kadar çoğaltabilir isek ,günün bütününde hissedeceğimiz olumlu ruhsal durum ve onun yarattığı pozitif enerji artar, Dolayısı ile yaratılan olumlu düşünce yayılarak tüm günü olumlu ve mutlu hissettirir.
Diyelim ki ,çok ekstrem bir durum yaşadık ve o an içerisinde kendimizi motive edemiyor ve olumlu ruh hali yaratamıyoruz, yani olumsuz düşünceyi kesemiyoruz.
Bu noktada en azından olumsuz yargımızı söz'e döküp, yani cümleleştirip olumsuz sözler sarf etmeye engel olalım.
Nasıl mı?
Galiba bu durumda sessiz kalmak en iyi çözüm.
Atalarımızın dediği gibi " Söz gümüş ise sükut altındır"durumu yani.
Aslında tüm bunların ötesinde gelmek istediğimiz asıl nokta "olan ne ise onu kabul etmektir.
Hayattaki en zor öğretidir bu.Bunu öğrendiğimizde yada tam içimize sindirdiğimizde galiba tüm sınavlar geçmiş olacağız.
Belkide tüm yaşadıklarımız, bize bu kuralı öğretmek amaçlıdır.
Evren, bazende kişi bazlı uğraşmak yerine toplumun tümünü yada çok büyük kısmını bu öğretiye tabi tutabiliyor.
Nasıl yani diyorsunuz değil mi?
Cevap çok basit, yaşadığımız dönem işte bu halin yansıması değil mi ?
"SALGIN"
Global salgın teslim olmaktan ve olanı olduğu gibi kabul etmekten başka çare bırakmıyor kimseye galiba .
Bu durum bizi hızla tekamül ettirecek, hatta ettirdi bile.
Sonuç ...
Değişime direnme ,olan ne ise kabul et, mevcut koşullarda mutlu olmaya bak.
İşte benim öğrendiğim dersler bu.
Ya sizin ki ne?
Kommentare