top of page

Eril Kadınlar,Dişil Erkekler...


Başlığa bakarak homoseksüellikle ilgili bir yazı yazacağımı zannetmeyin.Belki başka bir yazının konusu olabilir daha sonra , yalnız şimdi değil ..

Her zaman inandığım gerçek, doğmadan önce yaşam planımız hakkında karar verdiğimiz yönündedir.Neyi deneyimlemek istiyorsak onu seçeriz, bu dünyaya gelirken.Hatta

doğum haritamıza baktığımızda ,gezegen konumlarımızda buna göre yerleşmiştir. Astrolojide güney ay düğümlerimiz, geçmiş yaşamlarımızın özetini anlatır bize.Kuzey ay düğümümüz ise bu yaşamımızda nasıl yaşam planı seçtiğimiz gösterir.Yani yol haritamızdır.Hayat rotamızı bilmek için doğum saati ve gününü bilmek yeterlidir.

İyi astrologlar, doğum saatini bilmeyen birinin de, doğum haritasını çıkarabilmektedir.


Yıllar önce astroloji ile ilgilenmeye başladığımda hayretle fark etmiştim, yaşayacağımız her şeyin yazılı olduğunu.Mesela benim güney ay düğümüm başak,

kuzey ay düğümüm ise balık.Hayat yolculuğum kısa anlatımıyla, madde dünyasından,

duygu dünyasına bir yürüyüş.Gerçektende yaşamıma baktığımda ,hayatımın bu şekilde ilerlediğini hayretle farkediyorum şimdilerde.

Tabiki astrolojik haritamızda sadece ay düğümleri yok. Ana burcumuz, yükselen burcumuz , astrolojik haritamızdaki evler, bu evlerin anlamı ve her eve düşen gezegenlerin yorumları ile birbirine yaptığı açılar ve yorumları var.

Neyse astroloji hakkında bu kadar konuşma yeter. Öyle görünmese de amacım, size astrolojiyi anlatmak değil.


Uzun yıllardır insan davranışları ile birebir ilgilenen bir kişi olarak fark ettiğim en önemli konu şu: Dünyaya kadın kimliğini seçerek gelen bir sürü kadının aslında kadın olmayı öğrenmek için geldiğini ve erkek kimliğini seçen bir sürü erkeğinde , erkek olmayı öğrenmek için bu dünyaya geldiği bilgisidir.


Kadınlar ve erkeklerle ilgili gözlemlerimi evli çiftler yada sevgilileri üzerine yoğunlaştırdığımda ise fark ettim ki: Kadınlar düşünüldüğünden çok daha fazla eril bir davranış sergiliyor.Diğer yandan bir çok erkek de ,çok daha dişil davranış sergiliyor.Kadın olarak gelen bizler, kendimizi güçsüz hissedip güçlü gibi görünmeye çalışıyoruz.

Biraz örneklesem iyi olacak galiba...

Seksapel giyinen kadın figürü;Oldukça seksapel giyinen bir arkadaşım var, uzun süreden beri yalnız.Geçenlerde bir yerde karşılaştık sohbet etmeye başladık.

İçimden onunla ilgili geçen söz ,ne harbi kadın oldu her zamanki gibi.

Sevgili arkadaşım dış görüntüsü ile sinyal gönderiyor ve çekim yaratıyor, bir erkek tanışmaya gelip sohbete başladığında olay kanka moduna dönüyor.Sevgili arkadaşımın yalnız olması hiç de şaşırtıcı değil.

Otoriter evli kadın figürü;çok sevdiğim evli bir arkadaşımın kocasının serzenişi şu şekilde oldu geçenlerde, evde bize o kadar sert davranıyor ki , siz burada böyle davrandığına bakmayın.

Diğer bir arkadaşımın eşi en son sözü kendi söylemesiyle övünüyordu.Hep beraber gülmeye başladık.Son sözü söyleyemediğinin çok farkındaydık.Sözünü klasik bir espri ile sonlandırdı.Son sözüm hep peki karıcığım oluyor dedi.Neyse ki çok esprili bir erkekti kendi ile alay edebiliyordu.

Diğer bir dostum sürekli sevgili değiştirirken bana da hiç güçlü bir erkek gelmeyecek mi diye hayıflanıp duruyordu.Nasıl gelsindi ki, kendi o kadar güçlü görünüyordu ki.

Hayat bir dengeydi, ilişkilerimizde öyle.Siz ne kadar eril olursanız, sizi bütüne tamamlayan partneriniz o kadar dişil oluyordu.Siz ne kadar dişilseniz, size denk gelen eş de o kadar eril olabiliyordu.

Ya kadınlar ,bu kadar eril gibi davranmayı seçerek ,kendilerini korumayı

hedefliyorlardı ;yada erkeklerin kendilerinden üstün olduklarını düşünerek, onlardan daha iyi, üstün ve güçlü olduklarını kanıtlamaya çalışıyorlardı.

Ne gereksiz bir çaba...

Gerçek güç ,sevgiydi, şevkat ve annelikti.

Gerçek güzellik zerafet ve letafetti.

Tüm bunları unutuyor yada unutturmak istiyorduk tüm kadınlar olarak.

Şimdilerde ise sürekli gündemde kadına eşitlik kavramı dolaşıp duruyor.

Kadına eş ücret, eş terfi imkanı ....

Bir sürü kadın gücü ,dayanışması konuşmaları...


Bense hep şuradayım, kadına eşitliği konuşmaya gerek var mı?

Ancak eşit olmadığını düşündüğünde eşitlik istersin.

Eşit hissediyorsan bunun peşinde koşmazsın.

Kadın kendini gerçekten eşit hissettiğinde zaten o hakkı otomatik alacaktır.


Siz ne diyorsunuz ?

Kadınlığı mı öğreneceksiniz?

Kadınlığınızı mı kabul edeceksiniz ?

Yoksa ...

Bir yandan erkek gibi olmaya çalışacak diğer yandan ikici sınıf vatandaş olduğunuzu kabul ederek eşitlik eşitlik diye inleyecek misiniz?


Eşit olduğunu hisseden kişi eşitlik için çabalar mı ?

Eşit olmadığını hissedenlerin çabası değil mi bu ...

Önce mantalite değiştirelim ne dersiniz ?









Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


bottom of page