Lider, hedeflenen sonucu ulaşmak için kaynakların ve insan gücünün verimli kullanılmasını sağlarken, ekibinde de olumlu ve pozitif duygular geliştirir. Tüm bu işleri yaparken kullandığı davranış ve yönetim becerilerine de liderlik denir. Liderlik doğuştan gelen özelliklerle desteklense bile sonradan öğrenilebilir, gerçekte iş ve yaşam tecrübesi gerektirir. Bu yüzden liderlik bir yolculuktur sözü oldukça uygun düşmektedir. Diğer yandan liderlik aktif bir süreç olup sürekli kendini yenilemeyi, eğitmeyi, gelişime açık ve esnek olmayı da gerektirmektedir.
Lider seçilirken, kullanılan psikometrik testlerle temel liderlik yetkinlikleri tespit edilse bile söz konusu yetkinliklerde zaman içerisinde her daim gelişme ve ilerleme olabilmektedir.
Liderlik kavramına gelince, aynı liderlik yaklaşımları gibi zaman içerisinde değişim ve dönüşüm göstermiştir.Önceleri geleneksel liderlik yaklaşımları, yani liderin tüm kararları aldığı ve ekibin kararlara uymak zorunda olduğu yaklaşımlardan duygusal zekalı liderlik yaklaşımına doğru olağanüstü bir değişim göstermiştir.
Geleneksel liderlik yaklaşımları eski nesilleri örneğin, sessiz kuşak, babyboomers ve X kuşağını rahatlıkla yönetebilmiştir. Bununla birlikte şuanda aktif çalışma hayatında olan Y kuşağı ve çalışma hayatına yeni girmiş Z kuşağınınaynı yaklaşımla yönetmesi mümkün değildir. X kuşağına göre daha özgüvenli ve özel yaşamını ön planda tutan, yaşamak için çalışan grup olan Y kuşağı , X kuşağına göre daha hızlı iş değiştirmekte, kendi haklarını daha rahat savunmakta ve özel yaşamına saygı gösterilmesini beklemektir. Şu anda iş yaşamının gündemine oturan Z kuşağına gelince onlar, Y kuşağından da oldukça farklıdır. Oldukça girişimci ve yaratıcı olan bu kuşak, rahat hareket istemekte tam zamanlı mesai sisteminde çalışmak istememektedir. Diğer yandan kıyafet konusunda da daha fazla serbestlik talep etmektedir. Eski anlayışlar için oldukça kabul edilmez görünen bu tarza uyum göstermekten başka seçenek de yoktur.Bu kuşak tam zamanlı çalışma yerine part time çalışmaya, günlük mesai kavramından çok verilen işin bitirilmesini temel alan çalışma tarzına daha yatkındır.
Kabul edilmesi gereken yegâne gerçek, yaşanan toplumsal ve ekonomik konjonktür kendi neslini yaratmaktadır.Yeni nesiller için de yeni yönetim ve liderlik anlayışları geliştirilmesi gerekmektedir.Bu anlayış dahilinde en güncel liderlik yaklaşımının duygusal zekâsı yüksek liderlik yaklaşımı olduğunu rahatlıkla söylemek mümkündür.
Duygusal zekalı liderlik yaklaşımına açıklama getirmeden önce duygusal zekâ kavramını açıklayalım.Duygusal zeka, duygularının farkında olma, onları yönetebilme; duygusal açıdan dayanıklı olma ve kendi kendini motive edebilme, pozitif düşünce sistemini sürdürebilmektir.
Bu durumda duygusal zekalı liderin, yukarıdaki düşünce sisteminin tamamına sahip olması gerekmektedir.Aslında istenen öncelikle liderin kendini anlaması, duygularını düzenleyebilmesidir. Diğer yandan bu tarz davranış geliştirebilen lider, ekibindeki kişileri rakip görmeyeceği gibi diğerlerinin davranış ve düşünüş sistemini rahatlıkla kavrayabilecek ve ona göre de hareket edebilecektir. Tüm bunların sonucunda da birleştirici olan liderimizin etki altında kalmayacağı da oldukça açıktır.
Harvard Üniversitesi psikoloji bölümü mezunu olan ve mevcutta New York Times’da davranış ve beyin bilimleri uzmanı olarak çalışan Daniel Goleman, duygusal zeka kavramını ilk ortaya atan ve bunu savunan kişidir.
Daniel Goleman, yeni nesil liderlik yaklaşımında duygusal zekalı liderlerin özelliklerini kısaca 4 başlık altında toplamaktadır. Bunlar, öz bilinç, öz yönetim, sosyal bilinç ve ilişki yönetimidir. Kısaca duygularının farkında olma, duygularını yönetebilme, diğerlerinin hislerini anlama ve insanlarla olumlu ilişki kurma ve sürdürebilmek olarak sınıflandırılabilir.
Tüm bu sınıflandırmaların üzerine ilave olarak kullanadığım motto “duygularına dokunamadığınız kişileri yönetmeniz mümkün değildir.” ibaresidir. Daha başka bir tabirle lider, kişilere ayrı ayrı kendini değerli hissettirmeli ve onların değerlerine saygı göstererek, güçlü yönlerini kullanmayı teşvik etmeli diğer yandan adil ve pozitif yaklaşımlarla yönetmelidir.
Diğer yandan liderin farkında olması gereken en önemli gerçek, ekip başarılı ise bu liderin başarısıdır, başarısız ise liderin başarısızlığıdır. Lider başarıyı ekibiyle paylaşmalı, başarısızlığın sorumluluğunu ise üzerine almalıdır.
Tabidir ki lide,r her işi kendi yaparak bu başarıyı sağlamaz.
*Doğru adamı doğru yerde kullanır.
*Ekibini motive eder.
*Ekip üyelerinin işbirliği geliştirmesini destekler ve buna uygun davranır.
* Gerekli olması halinde ekibin eğitimine katkıda bulunur yada eğitim verilmesini sağlar.
*Herkese eşit mesafede durur.
*Belirli aralıklarla yapıcı geri bildirim verir.
*Stratejiyi ekibininde görüşlerini alarak belirler ya da belirlenen stratejinin uygulanmasını sağlar.
*İlişkilerde pozitif yapıcı yaklaşımlar ortaya koyar ve ekibininde bu şekilde davranmasını teşvik eder.
Bu tür bir liderlik tarzı ile çalışan ekipte ve işyerinde yaşanan olumlu sonuçların da aşağıdaki şekilde gerçekleşeceğini
Rahatlıkla söyleyebiliriz.
*İş yerinde performans artar.
*Ekip üyeleri sağlıklı ve mutludur.
*Hedefler rahatlıkla gerçekleştirilir.
*Başarı vardır.
* Ekip uyumu vardır.
Sonuç olarak duygusal zekalı liderlik tarzının yarattığı olumlu atmosfer, ekipte güven, saygı ve sevgi yaratır. Ekip üyeleri fikirlerini rahatlıkla ortaya koyar, insiyatif ve karar alır, alınan kararların olumlu sonuçlanması için zevkle çalışır.
Tüm bu sebepler kaçınılmaz olan başarı getirir ve sürdürülebilir kılar.
コメント