Bugün uyandığımda aşağıdaki soru beynimde dolanıp duruyordu.
Mutluluk bir oluş hali, bir duygu durumu ise ve varlığımız olduğu haliyle değerli ise o zaman, biz niçin didinip duruyoruz?
Hemen cevap geldi, kendimizi görmek, bilmek ve tanımak için.
Kendimizi nasıl tanıyabiliriz?
Üreterek, yaratarak, yaparak. Bunun için bir şeyler yapmaya ve eyleme ihtiyaç vardır.
Tüm buluşlar ve yaratımlar da böyle doğmamış mıdır?
Bir ihtiyaç oluşmuş ve birileri oluşan ihtiyacı gidermek için çaba sarf etmiş ve sonuçlar gelmiştir. Yani olma halimiz, yapma haline dönmüştür.
Resim yapmak, şiir yazmak, türkü söylemek, dikiş dikmek, yemek yapmak, kitap okumak, işe gitmek, iş yapmak, örgü örmek… binlercesini sıralayabiliriz.
Bir şeyler yapacağız ki ne yapıp, neyi yapamadığımızı fark edelim. İşte bunun için yola çıkan insan, bir şeyler yapmaya çalışırken kendini fark etmekle kalmıyor, başkaları da onu fark ediyor. Yaptığımız işlere ve eylemlere yorumlar da gelmeye başlıyor. Çok başarılı bir yazı yazmışsın. Muhteşem bir resim yapmışsın. Firmanın sayısal verilerini
Nasıl da kolaylıkla yorumladın, ben bu kadar detaylı düşünemezdim gibi olumlu yorumlar aldığımız gibi, yazdığın yazıda şu konuyu da detaylandırırsan daha iyi olabilir. Ya da tenis oynuyorsunuz, bu vuruş hatalı oldu,üzerine daha fazla çalışman gerekiyor şeklinde alınan yorumlar.
Şimdi yapan, üreten, hareket eden kişi olarak alınan yorumların sizi nasıl etkileyeceğine bir göz atalım.
Olumlu yorumlar sizi mutlu eder, teşvik eder ve aynı konunun üzerine eğilerek kendinizi geliştirmenizi sağlayabilir.
Ya yorumlar, daha fazla üzerinde çalışman gerek, biraz daha ilerlemeye ihtiyacın var gibi olan yorumlarsa ne hissedersiniz?
İki ayrı tip aksiyon alabilirsiniz, ilki, ego yaparak bir daha konu üzerine eğilmeyebilirsiniz ve yorum yapana çok sinirlenebilirsiniz, hatta onu bilmemekle bile suçlayabilirsiniz.
İkinci tip davranış şekli söyle olabilir : Aldığınız geri bildirimi tekrar düşünür ve yorum sizi incitse bile doğru olabileceğini fark ederek ona göre aksiyon alabilirsiniz.
Üçüncü tip yorum çok daha sert olabilir.
Hiç olmamış, kesinlikle yapamıyorsun.
Sert yorumların gerçek hayatta olmadığını düşünmeyin,Influencerlar, dizi oyuncuları yada politikacılar için ne kadar sert yorumlar yapıldığını televizyonda yada sosyal medyada görüyoruz.
Konuyu sizin gözünüzde netleştirdikten sonra, bu yorumu alan kişinin alabileceği aksiyonları konuşalım isterseniz.
Birincisi ve en zorlusu: Üzerine aldığı işi daha iyi gerçekleştirebilmek için daha fazla çalışmak ve gerekirse de eğitim almak. Dizi oyuncusunun başarılı olmak için tiyatro ya da diksiyon eğitimi alması örneğini verebiliriz.
İkincisi, bu konuda başarılı değilim diyerek başarısızlığı kabul edip, farklı bir alana yönelmek.
Üçüncüsü ise artık hiçbir şey yapmıyorum diyerek, kendini yeni deneyime kapatmak.
Şimdi yukarıda davranış şekillerini ya da tutumlarını açıkladığımız konularla ilgili olarak farklı bir konuyu gündeme getirmek istiyorum.
Yeni bir alan, yeni bir iş denemekten çekinen kişiler, sizce niçin yapmak istemezler?
İlk aklıma gelen 5 maddeyi yazdım bunu daha fazla detaylandırmak mümkün.
1-Hata yapmaktan korktukları için
2-Zarar göreceklerini düşündükleri için.
3-Risk almamak için.
4-Eleştirilmekten korktukları için.
5-Mevcut pozisyonlarını korumak istedikleri için.
Tüm maddelere baktığımızda altında yatan duyguyu fark ettiniz mi?
Bize engel olan “KORKU” duygusudur.
Ya korkmak yerine, deneme cesareti gösterseydiniz ne olurdu?
İki şey söz konusu olurdu, ya başarılı olurdunuz ya da başarısız.
Korkunuzun üzerine gidip başarılı olsaydınız, her şeyi başarabileceğinize dair bir inanç geliştirmeniz oldukça mümkün olurdu.
Ya başarısız olursanız?
O zamanda farklı bir alan seçip, o alanda ilerleyebilirsiniz.
Aşağıda geçmiş başarısız deneyimle ilgili bir olası bir anıyı, yeni bakış açısıyla tekrar yazdım, bakalım beğenecek misiniz?
İlkokul 5. sınıftasınız, öğretmeniniz sizi tahtaya kaldırarak bir matematik problemi sordu. Siz tahtaya kalktınız ve o problemi çözemediniz.
Öğretmeniniz size kızdı ve çok kolay bir problemi bile çözemiyorsun dedi.
O günden sonra siz anılarınıza bu olayı şu şekilde kaydettiniz, ben çok kolay matematik problemini bile çözemiyorum.
Sonrasında matematik dersiniz en kötü dersiniz oldu, lisede sözel bölüm seçtiniz ve eğitim hayatınız da o şekilde devam etti.
Şimdi aynı örneği farklı bir bakış açısıyla yazalım.
Öğretmeniniz sizi matematik problemini çözmek için kaldırdı. Çünkü sizin bu konuda iyi olduğunuzu ve bu problemi de kolaylıkla çözebileceğinizi düşünüyordu.
Siz problemi çözemeyince size çok kızdı. Çünkü derste arkadaşınızla konuştuğunuzu ve derse dikkatinizi vermediğinizi hatırladı.
Olayı bu şekilde hafızanıza kaydetseydiniz, hayatınızda ne değişirdi.
Cevap veriyorum.
Matematikten soğumazdınız. Matematikte iyi olduğunuza dair inancınız devam etti. Kolaylıkla başarabileceğinizi öğretmeninize kanıtlamak için daha çok çalıştınız.
Üniversitede sayısal bir bölüm seçerek mühendislik okudunuz.
Sonuç, mutluluk bir oluş halidir ve duygudur. Kendimizi bilmek ve tanımak için hayatın içinde olmaya yeni deneyimler edinmeye ihtiyacımız var.
Yeni deneyimler edinmemize engel olan, başaramayacağımıza dair korkularımız. Hata yapma korkumuz, eleştirilme korkumuz. Korkularımızı bıraktığımızda
geriye salt deneyimler kalıyor. Oluşan deneyimler bize hangi konuyu iyi yaptığımızı hangi konuyu iyi yapamadığımızı fark ettiriyor. İyi yaptığımız neyse o,
eylemleri yapmaya devam etmemiz konusunda, bizi teşvik ediyor. Başaramadığımız konular ise bizi farklı seçimlere ya da farklı yönlere götürüyor.
Her türlü biz kazanıyoruz. Bu yüzden denemeye, üretmeye ve yapmaya devam edelim.
Comments