Şu sıralar Netfilix dizilerine takıldığım doğrudur. Öyle uzun zaman film yada dizi seyredemedim ki. Yıl içinde ders çalışırken geç yatıyordum, şimdi ise dizi seyrederken.
Bugün de sizlere, Bridgerton, adlı 2 sezonu yayınlanan dizi hakkında yazmak istedim.
Dizimiz, 19.yüzyılın başlarında geçmektedir. İngiltere sosyetesinde evlilik öncesi tanışmalar verilen partiler ve piknikler konu edilmektedir. Konuyu bu haliyle yazdığımda çok sıkıcı gelse de bu dizinin farklı bir yeri ve tarzının olduğunu hemen ilave etmek istiyorum. Açıklamaya devam edersek, dizimiz, Bridgerton adlı 8 çocuklu bir aileyi merkeze alarak o, dönemi işlemektedir. Gerçekte Julia Quinn'in roman serisine dayanan, film Christ Van Dusen tarafından yaratılmış ve prodüksiyonu Shonda Rhimes tarafından yapılmış, bir dönem dramasıdır.
Nedir bu diziyi benim gözümde farklı yapan diye soracak olursanız, ırkçılık vurgusunu
ortadan kaldırdığını söylemek yerinde olur.
Bu diziyi seyrettikten sonra şuna ikna oldum. Hollywood yapımı ve dünyada çok kişiye ulaşım sağlayan, film, dizi yada bilgisayar oyunlarında ırk kavramı vurgulanmaz ise
ırkçılık ortadan kalkar. Şimdiye kadar ırk faktörünün gözümüze sokulduğunu bir kez daha anladım. Bir konunun olumlu yada olumsuz olarak sürekli vurgulanması ve gündemde tutulması insanlardaki ırk ayrımı konusunu gündemde tutmaktadır.
Bridgerton dizisi, ilk sansasyonunu oyuncu seçimi ile yaratmıştır. Birinci sezon Başrol oyuncusu Hastings Dükü rolüyle Zimbabve asıllı Britanyalı aktör Regé-Jean Page dir.
Dizide, tüm İngiliz sosyetesi anneleri, kızlarını Hastings Dükü ile evlendirmek için can atmaktadır. Sonuca giden kişi ise Bridgerton ailesinden Daphne Bridgerton olur.
Duke of Hastings, (Simon Basset) ile Daphne Bridgerton aşkı şiir gibidir.
İkisinin aşkını, sevgisini ve tensel uyumunu dizi harikulade bir şekilde anlatmış.Onlara bakarken hiçbir şekilde Dükün ten rengi aklınıza bile gelmiyor.Öyle doğalında yaşanmış ki
gerçekten çok etkileyici.
Dizi sadece bununla da kalmamış, 2. sezon bölümlerinde , Bridgerton ailesinin ilk çocuğu
9th Viscount Bridgerton( Anthony Bridgerton) ve Kate Sharma aşkı en az onlar kadar etkili.
Kate Sharma, hintli bir güzel.Üvey annesi İngiliz sosyetesinden Mary Sheffield, Kate'in babasını severek onunla evlendikten sonra ailesinin kabul etmemesi sonucu Hindistana yerleşmiştir. Mary Sheffield, eşinin ölümünden sonra üvey kızı Kate ve kendi kızı Edwina ile İngiltere'ye döner.Amaç Edwina'nın İngiliz bir soylu ile evlenmesidir.İşler tümüyle farklı gelişir. 2. Sezona damgayı Anthony ve hintli güzel Kate Sharma'nın aşkı vurur.
Bu sezonda da o kadar derin ve yoğun aşka kitlenirki izleyici, ırksal farklılıkları düşünmez bile.
Diğer yandan, Bridgerton dizisinde Beyaz olmayan oyuncuların yer alması dizide
yer alan kraliçe Charlotte'un (1744- 1818) ( III. George William Frederich'in eşi )melez olması varsayımından ekilenmektedir.
Filmin yaratıcısı Chris Van Dusen, Kraliçenin melez olması durumunda beyaz olmayan kişilere ünvan, toprak verebileceğini hayal ederek senaryoyu oluşturmuştur.
Film de de bu konu, bir kaç yerde vurgulanmaktadır. Hastings Dükü olan Simon Hastings'in babasının düklük makamını bu şekilde aldığı, topraklarını ve ünvanını kaybetmemek adına bir varis istemesi altı çizilen konulardandır.
Dizide her şey öyle doğalında işlenmiş ki sevgiler ve aşklar ırklar arası.
Bridgerton ailesinin sevgi dolu ve bir o kadar da güçlü annesi, Lady Violet Bridgerton, çocuklarının aynı kendisi gibi aşk evliliği yapmasını istemekte ve onları bu konuda desteklemektedir. Diğer yandan dönem dizisi olması sebebiyle tabidir ki ünvanlar
arasındaki vurgu devam etmektedir.
Aşk haricinde konularda vardır dizide, ailenin 5. çocuğu ve 2..kızı olan Eloise
Bridgerton'ın üniversiteye gitme isteği ve kız olması sebebiyle üniversiteye gidemeyecek
olması. Eloise Bridgerton'un hayat kattığı nadide oyunculuk seromonisi.
Penelope Featherington karakteri, esprili, yumuşak huylu akıllı ve son derece iyi
gözlemci olan Penelope.
Sosyeteye yön veren dedikodu gazetesi yazarı Lady whistledown karakterine ne demeli,
onunla ilgili hepimizi bir sürpriz bekliyor.
Colin Bridgerton'un umutsuz aşkı, Marina Thompson ve aralarında yaşanan aşk ve sürpriz gelişmeler.
Son olarak da ailenin 2. oğlu Benedict Bridgerton, farklı bir yaşam, yaşama isteği ve resim merakı. Hepsi düzgün bir kurgu ve olaylar zinciriyle oldukça esprili bir şekilde anlatılmış.
Gerçekten izlenmeye değer bir dizi.
Son olarak ırkçılık konusuna son bir vurgu yaparak bitirmek istiyorum, yazımı. Toplumsal normları oluşturan insanların düşünüş tarzları ve bakış açılarıdır. İnsanların bakış açılarını değiştirmek de oldukça kolaydır.Özellikle teknolojinin bu kadar yoğun bir şekilde kullanıldığı dünyada. Televizyon, sinama, filmler ve bilgisayar oyunları, linkedin, Instagram, facebook aracılığıyla yapılan yayınlar sayesinde algının kolaylıkla değiştirilmesi mümkün.Bu dizide görülen de eğer ırk konusuna vurgu yapılmaz ve bu konu doğalında yürütülürse kimsenin dikkatini çekmez. Oysa ki yaşanan tam tersidir.
Korumak adına bile olsa ırk kavramı burnumuza sokulmaktadır.Bu ise değişimin önüne geçmekte bakış açımız ırk merceği altında oluşmaktadır.
Commenti