Nerede ise 1,5 senedir devam eden online eğitimin ardından, 2021 yılı üniversite sınavı gerçekleşti ve sonuçları da geçtiğimiz günlerde açıklandı.Bu dönem eğitim kurumları için de ,öğrenciler de ekstra zorlu bir zamandı. Sonuç, çok kimse için pek de tatminkar olmadı.
İkinci sınavı kazanan öğrencilerin pek çoğu istediği bölümlere yerleşemeyecek veya gelecek sene sınavı tekrarlayacak gibi duruyor.Makalem yeni dönem başlamadan önce, ailelere farkındalık sağlamak için yazılmıştır.
Mevcut eğitim sistemimizin sınav odaklı olması ve bu durumun yakın gelecekte değişmeyecek olması varsayımı altında, bu konunun aile içinde nasıl daha kolay yönetilebileceği konusuna değinmek istiyorum.Kendi çevremden ve danışanlarımdan gördüğüm kadarı ile öncelikle meslek seçiminde hata yapıldığı görüşündeyim.
Öncelikle çocukların yetenekleri tesbit edilmiyor ,üstelik bu durum sınavın çok öncesine dayanıyor.Lise yıllarında çocukların matematik, fen ve türkçe ,sosyal olarak ayrıldığı dönemde seçimlerin sınav sonuçlarının ötesinde yetenek testleri ile yapılması gerekmektedir.Bu konuda belki okullar yakın gelecekte bir atılım yapabilirler.
Ailelerin, öğretmenlerin ve çevrenin çocukları daha çok matematik ve fen puanları ile girilebilen mühendislik, tıp, dişçilik, eczacılık vb. gibi alanlara yönlendirdiğini görmekteyiz.Bu alanlara yoğunlaşan adaylar konularla ilgili yeterli düzeyde bilgi ve ilgiye sahip değilse, dersleri anlamaları ve çalışmak için konsantre olmaları oldukça zordur.İlave olarak bu alanda sınava girecek öğrencilerin uzun saatler çalışabilecek istek ve disipline de sahip olması gerekir ki bu da diğer bir zorluktur.
Sınav sistemine bakıldığında seçimi matematik, fen olan öğrenciler; ilk sınavda türkçe, sosyal ,matematik, biyoloji, kimya ve fizik' den sınava girecektir.İkinci sınavda ise tekrar matematik , biyoloji, kimya ve fizik olarak sınavı tekrarlayacaklardır.Sonuç olarak 6 dersi de aktif olarak öğrenmeleri gerekmektedir.Bu durum oldukça zor ve meşakkatlidir.
Gencin hangi alanda sınava gireceği kararlaştırılmadan önce, matematik ve fen konusunda bilgi, ilgi ve başarı ve yeteneği test edilmelidir.
Örneğin genç, matematik de iyi olabilir fakat fen bilimleri konusunda iyi olmayabilir.
Fen bölümü ana ayıraçtır, çünkü fizik, kimya ve biyoloji olarak üç bölüme ayrılmaktadır.
Her bölüm, ayrı ayrı incelenmelidir..Gencin ders bazında başarısı ve konuyu bilme, anlama kapasitesi ,isteği tesbit edilmelidir.
Öğrenci ile birlikte yapılan görüşmede, fen bilimlerinde başarı sağlanamayacağı yada bu üç bölümü çalışmayı sürdüremeyeceği konusunda fikir birliğine varılırsa;
türkçe ,matematik ile giriş yapılacak bölümler incelenmelidir.Çocuğun istek, beklenti ve talepleri göz önüne alınarak tercih yelpazesi genişletilmelidir.
Verilen yeni karar sayesinde, gencimiz sınava türkçe ve matematik bölümünden girecek böylece sıkı çalışması gereken bölümler 2' ye inmiş olacaktır. İlk sınavda sorulacak sosyal ve fen bilimleri dersleri için çok ekstra çalışması gerekmeyecektir.
Bu sayede sınav başarısını da daha yukara taşıma şansı da doğabilir.
Türkçe, sosyal ile girecek öğrencilere gelince onların odaklanması gereken türkçe ,tarih ve coğrafya olmaktadır.Genellikle sözel bölüm okuyarak lise eğitimini tamamlayan bu öğrencilerin ,söz konusu derslerdeki bilgi birikiminin diğerlerine göre iyi olabileceği görüşündeyim.Bu noktada bildikleri konuya odaklanarak, soru çözme sayısını arttırmaları ve zamanı kontrol etmeleri halinde başarılarını yukarı taşımaları çok mümkündür.
Sınav sistemi hakkında detaylı bilgi verdikten sonra birazda ailelerin çocuklarını sayısal bölümlere yönlendirme sebebi üzerine konuşmakta fayda var.Ülkemizde başarı kriterinin
sayısal zeka ile özdeşleşmiş olması diğer alanlardaki başarının çok önemsenmemesi
olduğunu söyleyebilirim. Aileler çocuklarının sınav başarı ve başarısızlıklarını adeta kendi sınav başarıları yada başarısızlıkları olarak görmekte ve bu konuya gereğinden fazla anlam yüklemekteler.Çocuklar ise ailelerinin istek, talep ve yönlendirmeleri doğrultusunda sınava girmekte ve aşırı stres yaşamaktalar.Bu noktada ailelerin
konuyla ilgili bilinçlendirilmesi ve kendi stresleriyle başa çıkabilmeleri çocuğun başarısını
kesinlikle olumlu etkiyecektir.
Sonuç olarak, sınavlar çocuklarımızın hayatında devam edecek gibi duruyor.Bu noktada
stresi yönetmek, farklı bakış açılarına açık olmak, olası alternatif yelpazesini genişletmek , çocuklarımızın geleceğine çok büyük katkıda bulunacaktır.Bunun için çocuklarımızı çok iyi tanımalı, bilgi desteği yanında koç yada psikolog desteği alarak sınav senesinin tamamlatılması sağlanmalıdır.
Comentarios