Duygularımız varlığımıza en önemli öğesidir.İnsanı ,diğer varlıklardan ayıran en temel konu duygularıdır.1970 li yıllarda Paul Eckman tüm kültürlerin deneyimlediği duyguları
6 temel duygu olarak sınıflandırmıştır. Bunlar, mutluluk ,üzüntü, korku, tiksinti, sürpriz ve öfkedir. 1980 yılına gelindiğinde,Güney Florida Üniversitesi'nden Robert Plutchik temel duyguları 8 olarak sınıflandırmıştır. Robert Plutchik'in 8 li ayrımı ise sevinç, güven, korku, şaşkınlık, üzüntü, tiksinme, öfke ve beklentidir.Robert Plutchik bu sınıflandırma ile temel duygulara güven ve beklentiyi de eklemiştir.Bu sınıflandırmaları incelediğimizde öfke duygusunun, her daim temel duygular arasında yer aldığı görülmektedir.
Temel duygu olan öfke'nin Sigmund Freud tarafından nasıl açıklandığına bakacak olursak: Kişiliğin oluşumu sırasında öfke duygusunun da oluştuğunu ifade etmektedir.
Yaşamın başlangıç dönemi olan emme dönemi(0-1,5 yaş Oral dönemde) ilk saldırganlık davranışları oluşmaktadır.Isırma, çiğneme, tükürme gibi davranışlar saldırganlığın ifade ediliş biçimidir.
Anal dönem(1,5-3 yaş, kaka yapma dönemi) ,kişisel gücün ve bağımsızlığın öğrenilmesi öfke duygusunu geliştirir.Kaka yapma olgusu haz duygusunun yanında bir nevi hakimiyet hissi de yaratır.Çocuk kendine ait olan bir şeyi, kakayı yapıp yapmama konusunun tek hakimidir.Bir çok anne babanın çocuğunun kaka yapmasını alkışlarla karşıladığı unutulmamalıdır.Kaka yapmayı öğrenen çocuk kaka vasıtasıyla anne ve babasını da yönetmeyi öğrenmektedir.
Fallik dönem 3-6 yaş döneminde çocuğun ilgisi cinsel organlarına kayar.Diğer yandan aynı dönemde karşı cinsten ebeveyne de ilgisi artar.Bu dönemde anne ve babaya duyulan sevgi, kıskançlık ve düşmanlık duyguları çocukta suçluluk duygusu, kaygı ve öfke duygusu oluşturur.
Freud'un psikanalitik yaklaşımı insanın bilinç altında iki temel içgüdünün varlığı üzerine kurulmuştur. Bu içgüdüler, cinsel içgüdü ve saldırganlık içgüdüsüdür.Öfke ise saldırganlık içgüdüsünün ifade ediliş şeklidir.Freud kullandığı psikoterapi tekniği ile bilinç altındaki bu duyguların, bilinç üstü alana taşınmasını sağlayarak farkındalık yaratmak ve sözkonusuydu duyguları yönetilebilir hale getirmeyi kurgulamıştır.
Freud ilave olarak, organizma bir gereksinime ihtiyaç duyduğunda gerilim hisseder.Bu gerilimin boşaltılması gerekir demektedir. Öfke duygusu da gerilim yaratan duygularındandır ve bu duygunun da boşaltılmasının gerekliliğine işaret etmektedir.
Öfke duygusu ifade edilmeyip bastırıldığında ne olur? Bu durumda kişi duyguyu bastırmak için ciddi bir enerji harcar ve onun sürekli olarak bastırılması psikolojik ve fizyolojik hastalıkların oluşumunu getirir.
Öfkenin boşaltılması gerektiğinden bahsettik, peki öfke nasıl boşaltılır ?
Saldırganlık, küfür şeklinde boşaltılan öfke boşaltımı olumlu sonuçlar yaratmaz.
Öfkenin zararsız bir şekilde boşaltılması, kişinin öfke duygusunu ve onu oluşturan sebebi fark etmesiyle gerçekleşir.
Örneğin, yakın 2 arkadaşınızın akşam yemeğinde birlikte fotograflarının instegramda yayınlandığını gördünüz ve sizi çağırmadıkları konusuna takıldınız.Aklınız niçin davet edilmediğiniz konusuna takıldı. Hissettiğiniz duygunun öfke ve kıskançlık olması mümkündür.Bu durum en dipte size, kendinizi değersiz hissettirebilir.
Duygu ve düşüncelerinizi fark edip tekrar yorumlayabilirsiniz.Belkide tesadüfen karşılaştılar ve anlık bir organizasyon gerçekleşti. Size söyleyecek fırsatları olmadı yada sizi aradılar ve ulaşamadılar.Bu alternatiflerde, olabilirliği oldukça yüksek alternatiflerdir.
Samimiyetinize göre arkadaşlarınıza sorarak gerçek durumu anlayabilirsiniz.Yada öfkeye kapılıp kendinizi kötü hissedip kendinize, arkadaşlarınıza yada üçüncü kişilere sert ve kaba söz ve davranışlara girebilirsiniz.
Kısa örneğimizden sonra öfkenin sınıflandırılması konusunu konuşalım isterseniz.
Öfkeyi birincil ve ikincil öfke olarak 2 ye ayırabiliriz.En basit anlatımla kişi kendisi ve sevdiklerine karşı saldırı ve müdahalelerde birincil öfke hisseder. Diğer yandan kişi bazen hiç bir nedeni yokken son derece basit bir şeye sinirlenip öfkeleniyorsa geçmişte yaşadığı olay ve anıları olması oldukça muhtemeldir.
İkincil öfke duygusu, dipte yaşadığı acı ve güçsüzlüğü maskelemek için olabilir.Çoğu zaman kişi yaptığı ,söylediği, yada hissettiği şeyler için kendine kızgındır.
Aracı öfke ise öğrenilmiş bir davranış şeklidir ve diğer insanları kontrol etmek ve kendi çıkarlarını korumak için öfkeli davranışın benimsenmesidir.
Öfke kontrol sorununa gelince, bu durum öfkenin ifade ediliş biçimi ile ilgilidir.Kişinin başkasına ve kendine fiziksel ve sözlü zarar verecek şekilde tepkilerde bulunmasıdır.
Öfkeyi kontrol edemememizin temeli çocuklukta yaşanan travmalardır.Yetiştiriliş tarzımızda baskı,şiddet (dayak) ve eleştirel ve sert ifade kullanılması sözkonusuysa
öfke kontrol problemi yaşayabiliriz.
Diğer yandan dışlanmışlık duygusu yaşamak da öfke kontrol problemine yol açabilir.
Ailedeki onaylanmayan fert konumunda kalmak.Yada toplumca dışlanmak.Dinsel sebepler ,etnik köken vb sebeplerde öfke duygusu ve öfke kontrol problemine yol açabilir.
Biyolojik faktörlere gelince, genetik yatkınlık seratonin hormonunun olması gerektiğinden az salgılanması yada epilepsi hastalarının yaşadığı krizlerde öfke patlamalarına sebep olabilir.
Öfkede yaşanan yoğunluk, şiddet ve sıklık tedavi şeklinin değiştirir.Öfkenin ağır ve nöbetler şeklinde devam etmesi halinde muhakkak hekim (psikiyatr) yada klinik psikolog ile görüşülmelidir.Terapi teknikleri olarak bakıldığında psikoterapi, öfkenin sebeplerinin anlaşılması ve sağlıklı olarak ifade edilebilmesi için önemli bir terapi tekniğidir.
Diğer yandan, Bilişsel davranışçı terapi (BDT) öfkelenmeye neden olan düşünce ve duyguların yeniden yapılandırılmasını sağlamaktadır.
Bunun dışında günlük öfke hissedilen durumların düzenlenmesinde aşağıdaki teknikler kullanılması fayda sağlar.
Yoga,
Nefes egzersizleri,
Mindfulness(bilinçli farkındalık),
Çok öfkeli anlarda konuşmadan önce 1 den 100'e kadar saymak.
Durumunuz elverişli ise duş almak da sizi rahatlatan çözümler arasındadır.
Sonuç olarak, öfke insanoğlunun varoluşundan buyana gelen bir duygudur.Evrimsel açıdan bakıldığında hayatta kalmak için önemli duygulardan da biridir.Öfkenin oluşumu incelendiğinde çocukluğumuza dayanmaktadır.Tatmin edilmemiş duygular, ailelerin yetiştirme sırasında farkında olmadan uyguladığı hatalı davranışlar sebep olmaktadır.
Öfke duygusunun rehabilite edilmesi kişinin farkındalığı ile birebir ilişkilidir.Kişiyi öfkelendiren duygu ve düşüncenin farkında olması çözüm üretmesini kolaylaştırır.
Öfkenin, bireyin kendisine ve çevresine zarar verecek boyuta ulaşması halinde muhakkak bir psikiyatr yada klinik psikolog ile birlikte çalışılması gerekmektedir.İlaç tedavisi yada terapi teknikleri öfkenin kontrol altına alınmasında önemli bir rol oynar.
Comments